İki yıldır evliydiler.Erkek edebiyatı ve şiiri seviyordu.
Yazılarını internet sitelerine gönderiyor, şiirlerini dergilere postalıyodu.
Fakat kimse dönüp bakmıyor, okuyan ve beğenen çıkmıyordu.
İyi bir fotoğrafçıydı.Ama edebiyat ve şiiri merakı yüzünden fotoğrafçılığı
bir kenara bırakmıştı.
Kendi düğünlerindeki fotoğrafların büyük bir çoğunluğunu da o çekmişti.
Karısını çok seviyordu.Karısı da onu seviyordu.
Kızın biraz sabırsız bir karakteri vardı, zaman zaman kızıp bağırır,
küserdi.
Ali daha sabırlıydı, her zaman karısını hoşgörür, affedici olmaya
çalışırdı.
Alinin başı edebiyat ve şiirle hoş olduğu için, evin geçimini karısı
sağlıyordu.
.Çok satan bir yazar oluncaya kadar...
Kızın naz günüydü bugün. Yine kocasından sevmediği birşeyi yapmasını
istiyordu.
Ayşe: 'arkadaşımın düğün fotoğraflarını neden sen çekmiyorsun? Üstelik
karşılığını fazlasıyla ödeyeceğini söyledi'
Ali: 'bugün vaktim yok'
Ayşe: 'Öfff yine mi?' şu roman yazma işini biraz kenara bıraksan, pekala
vaktin
olacak.'
Ali: 'Birgün herkes benim yazdıklarımın kıymetini anlayacak.'
Ayşe: 'Ben anlamam. Arkadaşımın düğün fotoğraflarını çekeceksin.'
Ali: 'Hayır!'
Ayşe: 'Ne olur sadece bir kez?'
Ali: 'Hayır dedim!'
Diyalog burda koptu Ayşe son uyarısını yaptı: 'Ya 3 gün içinde bunu kabul edersin ya da...'
İlk günün sonunda, kocasına mutfağı, banyoyu, bilgisayarı, buzdolabını,
televizyonu ve müzik setini yasakladı.Yasaklardan yatağı hariç tuttu, sadece
herşeye rağmen sevdiğini göstermek için.
Ali aldırış etmediDerken 2.gün başka yasaklar ve bunu 3.deki başka
yasaklar takip etti...
Ve 3. gece yine... Yine aynı yatağı paylaşıyorlardı.Ancak sırtları birbirine
dönüktü.
Ali: 'Konuşmamız lazım'
Ayşe: 'fotoğraf çekimi dışında konuşacak bişeyimiz yok!'
Ali: 'çok önemli bir konu'
Ayşe: 'Sessiz kaldı.'
Ali: 'Ayrılalım mı? Ne dersin?'
Kız kulaklarına inanamadı.
Ali: 'Bir kızla tanıştım.'
Ayşe kırgınlığını ve şaşkınlığını saklayamadı.Gözleri çoktan nemlenmiş, ve
yüzünde göstermemeye çalıştığı iki damla gözyaşı aşağıya süzüldü.
Ali pijamasının içinden bir fotoğraf çıkardı.Tam kalbinin üzerinde
saklıyordu.
Ali: 'Hoş bi kız!'
Ayşenin gözyaşları çoğaldı.
Ali: 'Anlaşabileceğim biri! Beni çok seviyor ve beni istemediğim şeyleri
yapmak için zorlamıycağından eminim. Ayrıca iyi bi yazar olmam içinde bana
destek vericek'
Ayşenin kıskançlığı iyice arttı çünkü bir zamanlar bütün bu sözleri kendisi de
vermişti...
Ali: 'Fotoğrafını çektim. Sende bakmak ister misin?'
Ayşe: '....'
Ali fotoğrafı bakması için kıza uzattı ama kız karşı konulmaz bir öfkeyle
Alinin elini itti.
Ve Ayşe ağlamaya başladı.
Ali fotoğrafı tekrar koynuna koydu.
Ali ışığı söndürdü ve uyumaya başladı.Ayşe ışığı yaktı ve oturdu.
Ali uyuyordu ama Ayşenin uykusu kaçmıştı.
Bir zamanlar kendisi de diğer kız gibi davranmıştı ona...
Ne çabuk unutulmuştu iyilikleri, desteği, sevgisi...
Tekrar ağladı.Onu uyandırmak istiyordu.Aşkların hatırasını yeniden kalbine
kazmak istiyordu.
Alinin pijamasının açık yakasından fotoğrafın arka yüzü görünüyordu.
Merak duygusu kıskançlığını ve öfkesini yendi. Kaybedeceği birşeysi yoktu
nasılsa.
Elini uzatıp yavaşça aldı fotoğrafı.
Baktı.
Ağlamak istedi doyasıya...
Doyasıya gülmekte istedi.
Güzel çekilmiş bir fotoğraftı. Kızda güzeldi.
Kendi fotoğrafıydı.
Bir ara kendisinden habersiz çekmiş olmalıydı.
Eğildi kocasını yanağından öptü.
Erkek tebessüm etti.
Uyuyormuş gibi yapıyordu...