..608..
senin için yalnız bıraktım kendimi.
neşterden bozma bir tahterevalli üzerindeyim de
kimseyle oynamak istemiyorum sanki
kimse yok karşımda
buna rağmen yerde karşımdaki oturak,
evet yerde! hem boş hem yerde!
havada olan benim havada asılı olan!
ben varsam bir ağırlığım da olmalıydı halbuki benim
yanlış mı?
eksik buluyor musun hiç göremediğin yerlerini?
buluyorum ben
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum “ne olsun,aynı”
sonra diyorum ki kendime
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum
bi kere karşılaştık ya hatırlıyor musun ne kadar güzeldi
eski sevgililer neden arkadaş olamasın tadındaydı gerçi ama güzeldi
sen çok güzeldin
geceydi,evine kadar yürüdük
yoruldun çok
hafif kızardı yanakların
azıcık alkollüydün
özlemiş gibiydin üstelik beni
çok konuşmadın
bi kaç bir şey anlattın ki önemsemiyordun anlattıklarını
ama gözlerin parlıyordu,anlatabiliyor olmayı sevmiş gibiydin
“nasılsın” dedin sonra birden
gerçekten “nasılsın” diyordun
“iyidir” dedim ben
“ne olsun,aynı” demedim
çok mutluydum çünkü
utanmasam ağlayacaktım
o kadar yakın mıydı senin evin çok çabuk varmadık mı?
çok mu hızlı yürüdük ki ben mi hızlı yürüttüm seni?
ve sen o apartmana ne zaman girdin de ne zaman söndü o ışık?
sonra ben dedim ki kendime
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
utanmadım ağladım
nasılsın Su?mutlu musun?
büyüksün benden farkında mısın
havada olan benim havada asılı olan
artık debelenmiyorum ayna önünde iyi göründüğüm bi açı yakalayana kadar
kabullendim bile sayılır çirkinliğimi
temizlemiyorum odamı
heyecanla uyanmıyorum
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum
“ne olsun aynı”.
senin için yalnız bıraktım kendimi
fedakar aşık tadında değil yada aklanmaya çalışan yahuda tadında
öyle bıraktım işte elimde olmadan
hiçbir şey talep etmeden bıraktım
hatta bir ölü nasıl aklayamazsa kendisini
öyle
bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum dedim ya
terminalleri de unutmuyorum
sen giderken daha soğuk olurdu terminaller
ağlardın bazen,ben ağlamazdım
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi susardım.
güçlü biri gibi susardım ki
yemin ederim kimsenin yanında senin yanında hissettiğim kadar güçsüz hissetmezdim kendimi
(bilmiyorum güçsüz mü doğru kelime aciz mi)
bu her zaman böyleydi
en çok terminallerde böyleyi bu
kıskançlık krizi oldu sonra böyleydi bu dediğimin adı
yemin ederim olsun istemedim ben kendi kendine oldu
depresyon oldu sonra
oldu işte bir şeyler
neticede ben unutmuyorum terminalleri ki
ne zaman gitsem o terminallere(sadece gitmek zorunda olduğum zamanlarda gidiyorum)
çatlaklar görüyorum yerlerde
büyük bir hüzün görüyorum o çatlaklardan havaya karışan
neden kimse görmüyor bunu da bir ben görüyorum?
ve Su,
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi
yalnız bıraktım kendimi senin için
sıfır altı gün sıfır sekiz gece sustum önce
sonra “iyidir” dedim “ne olsun aynı”
ve bakıp aynada gittikçe çirkinleşen yüzüme
“ben” dedim “ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
ve Su,
alıştım ben
alıştım...
hatta evrenin bütün yalnızlıklarını üstüme alındım
YİNE DE BEN TOPLARDIM YERLERDEN KALBİMİN KIRIKLARINI
en çok
senin yanında üşürdüm
sen beni her zaman üşütürdün de
haddimi aştığım zamanlarda
sana yaklaşmayı denediğim zamanlarda yani
en acımasız soğuğunu çarpardın üstüme
çok toydum
dayanamazdım
buz kesilirdim
ve son bir vuruşla
paramparça etmeyi de ihmal etmezdin
o buz kütlesini her seferinde
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
suya benzerdin
musluktan damlardın mesela
ben uykuya dalmadan hemen önce
uykumu ***mek için
yada durup dururken
bir salgın hastalık getirirdin uzaklardan
bana armağan ederdin
hiç bi şey yapmasan
ayakkabımın içine girerdin
tam da evden yeni çıkmışken ben
sen basbayağı suya benzerdin
ne zaman kötü hissetsen
kötü hissettirmek için
yokuş aşağı akmaya başlardın bütün gücünle
tabi ki ben olurdum yokuşun altında
ve her zaman hazırdı savunman;
yokuş yukarı nasıl akacaktın
ve tabi ki gövdemi parçalardın
sen benim gövdemi parçalardın da
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
sen suya benzerdin ya
sensiz olmazdı
olduğu kadar da olmazdı
yani ben bir hiç kimseydim
ama yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını
sırf ayaklarına batmasın diye..
ÖLÜR MÜYDÜN SANKİ SEVSEN BENİ
Yaşadığımdan emin değilim.Gittiğinden eminim ama bak,seni özlediğimden eminim.
Yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
Beceriksizliğimden,yalnızlığımdan,bu şehri sevmediğimden,düzensizliğimden,yorgunluğumdan,huysuzluğumdan,baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan,kırgınlığımdan,bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
Örnekleri çoğaltabilirim.Örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.
Birileri namusum üzerine yemin edecek,
Ölür müydün sanki sevsen beni.
Günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.Ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.Ağzım artık daha bozuk.
Her tarafta pis bir koku;nefes alamıyorum.
Çok bekledim seni.Her halimle,her yerimle bekledim.
Yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
Aramanı bile bekledim bazen.Ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.Bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
Seni bekledim ben çünkü
Seni bekledim.
İçtim..içtim..içtim...
Kustum.
En çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.Sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
Senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri,senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
Kustum..kustum..kustum.
İçtim.
Ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,
Ölür müydün sanki sevsen beni.
içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.
Neye el atsam piç ediyorum.
Yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
En sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.Her yıl ilkokula başlıyorum.Her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
Uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.
Yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,
Ölür müydün sanki sevsen beni.
ÖNGÖRÜ-İSTANBUL HATIRASI
nasıl olacak biliyor musun
iki bin bilmem kaçın bilmem ne ayında
istiklal`den geçeceğim
ilk sapağın başında sen duracaksın
yanında dört kişi olacak üçü erkek biri kadın
erkeklerden biri sevgilin
belki kocan büyük ihtimalle kocan
önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin
kocanı öldürmem gerekecek
seni de öldürmem gerekecek
hiç kimseyi öldürmeyeceğim
ama önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin
nasıl olacak biliyor musun
kıyafetini sevmeyeceğim yine
yanındakileri hiç sevmeyeceğim
her taşın altından acı çıkacak
sen çıkacaksın hatta kocan çıkacak
hakkın yok buna ama böyle olacak
sen beni görmeyeceksin kocan görecek
sana bir şey söyleyemecek
nasıl olacak biliyor musun
çok kötü olacak
başım yerlere düşecek
ÖNGÖRÜ-2 Şubat
memet sever`e
bok gibi hissediyorum memet
ömrüm yapamadıklarımı düşünmekle geçecek
bana kardeşlik yapma şimdi teselli filan verme
her ömür böyle geçmiyor mu
seninki de böyle geçecek
LOKANTA
adam gururla lokantadan içeri girdi yorgundu adam
çok yoksuldu hem de babaydı
kolunda karısı vardı elinde kızı
adamın karısı vardı karısının elleri vardı delik deşik
hazır cevabı vardı her soruya verdiği;
"ben bilmem beyim bilir"
muhtemel hiç bir zaman sevmemişti beyini.
adamın kızı vardı kızın gözleri vardı yüzü vardı
sonra üstü başı vardı eski
bir gülümsemesi vardı ki yüzüyle gözlerini neredeyse tamamen örten
lokantaya gelebildiklerindendi o gülümsemesi başka bir şeyden değil
bir de yavaş yemesi vardı kızın
neden hemen dönmek isteyecekti ki bi oda bi salon yalnızlıklarına